Adalet Ahlakı

22.05.2017 - 12:37

ADALET AHLAKI

              Adalet nedir? Her ne kadar objektif geçerliliğe sahip bir tanım yapılmamakta ise de genel kabul gören tanım : Herkese; kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı vermedir. Peki bu adalet kavramı ne zaman ortaya çıkmıştır, tanışmamız ne zaman olmuştur ? Washington Üniversitesi’ nden Psikoloji Profesörü Jessica Sommerville ve ekibinin elde ettiği bulgular adaletin, insanlığın her bir ferdinin hamurunda yaradılıştan var olduğunu kanıtlar niteliktedir. Başkalarını düşünme yetisi ile ilgili deneyde annelerinin kucağına oturmuş olan 15 aylık bebeklere izletilen birinci videoda bir kase kraker, ikinci videoda ise bir sürahi süt diğer iki deneycinin önüne paylaştırılmıştır. İlkinde yiyecekler deneycilere eşit şekilde paylaştırılmış, ikincisinde ise birine diğerinden daha fazla yiyecek verilmiştir. Deneyciler, bebeklerin eşit olmayan paylaşımı şaşkınlıkla izlediklerini ve benzer şekilde, bebeklerin eşit olmayan paylaşım görüntülerine daha uzun süre baktıklarını saptamışlardır. Görüldüğü üzere adalet anlayışı bebeklikte dahi paylaşma isteğine yansımaktadır.

                    Peki ahlak nedir ve adalet kavramının neresindedir? Ahlak, genel kabul gören görüş açısından: Bir toplum içinde kişilerin benimsedikleri, uymak zorunda bulundukları davranış biçimleri ve kurallar bütünüdür. Bu davranış biçimleri ve kurallar bütünü ise “hak sahibine hakkını verme” prensibi üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla tanımı gereği  ahlak, toplum içinde yaşamanın daimi ve zorunlu bir unsuru olarak adaleti bünyesinde barındırmaktadır.

                   Ahlakı adaletle ilişkilendirdiğimizde ise karşımıza adalet ahlakı kavramı çıkmaktadır. Bu bağlamda Adalet Ahlakı nın önemi nedir? Adalet ahlakı; insanların birbirleriyle toplumsal yaşamın gereklerine uygun etkileşimde olmalarını sağlar. Bu uygun etkileşim gerçekleşmezse yani herkese kendi hakkı olan, toplum kuralları çerçevesinde verilmezse hiç kimse bu durumdan memnun kalmaz çünkü toplum adaletle bütünleştiği ölçüde toplum olmayı başarır. Bu memnuniyetsizlik ise toplum olma bilincine dolayısıyla toplumun temeline atılan bir dinamit gibidir. Bu dinamit kendini; hakkı olanı alamayan bireylerin, devamlı hakkını alma çabası içinde olması sonucu ortaya çıkan toplumsal karmaşada gösterir. Adalet bu toplumsal karmaşayı çözmeyi tek başına başarabilir mi? Peki toplumsal dengeyi kurup bireylerin insanca yaşamasını sağlayabilir mi? Adalet sadece bir kavramdan ibarettir. Bir kavramın ne toplumsal karmaşayı çözmesi ne de insanca yaşamayı sağlaması mümkündür. Bunların gerçekleşmesi bir başka deyimle adaletin pratiğe dökülmesi ancak adalet ahlakıyla mümkündür. Adalet ahlakı bireylerin, kendilerine göre belirlediği subjektif adaletin ortaya çıkmasını engelleyecek ve objektif adaletin hâkim olduğu bir toplumun inşa edileceği güçlü zemini oluşturacak en büyük etkendir.

               Günümüzde de gördüğümüz gibi adaletsizliklerin temelinde, adalet ahlakının yeterince toplumumuzda hâkim olmaması yer almaktadır. Günümüz ve yarınlarımız için toplum olarak adalet ahlakına sahip hukukçulara, yargı mensuplarına ihtiyacımız vardır. Bu ihtiyacın temel sebebi adalet ahlakına sahip yargı mensuplarının, toplumsal düzene aykırı karar vermelerinin mümkün olmamasıdır. Çünkü sahip oldukları ahlak da o düzenin bir parçasıdır. Bu kişiler yani hukuk düzeninin oluşturduğu çerçevede adaletli davranmayı kendilerine ilke edinmiş adalet ahlakı sahibi insanlar,  toplumdaki adaletsizliklere son verecek ve toplum olma bilincini koruyacak kişilerdir.

            Hz.Mevlana ya göre: Adalet: Ağaçları sulamak. Zulüm: Dikene su vermektir. Zulmün dolayısıyla toplumsal kaosun olmaması için adalete; adaletin sağlanabilmesi için de adalet ahlakına ihtiyacımız vardır. Adalet ahlakı olmadan adalet sadece bir kavramdan ibarettir...

 

 Stj.Av.  Hüseyin ZENGİN